28 Şubat 2013 Perşembe

Renklerin Su Üstündeki Dansı... Ebru Yapıyorum...

Ebru su ve renklerin dansı... Ebru bir terapi... Ebru çok nadide bir sanat dalı... Bence ebru izlemesi icra etmekten daha fazla keyif veren adeta bir meditasyon... Çocukluğumdan beri ebruzenleri izlemeyi çok sevmişimdir. İlk defa geçen yıl denemiştim. Bu yıl da ilk fırsatta okuldaki ebru kulübüne damladım. Öğrenciler bitirdikten sonra hocamın yardımıyla birşeyler yapmaya çalıştım.  Burada ebru tekniklerinden battalı öğreniyorum :P Bu arada sevgili ebru hocam yetenekli olduğu kadar da güzeldir. : )

 
İzlerken kolay gibi duruyor ama yapması gerçekten zor. Hocamın yardımlarını görüyorsunuz. Battal yaparken sağ elinizle azıcık boyaya batırdığınız fırçayı tutuyorsunuz. Sol elinizin işaret parmağının yan tarafına hafif hafif fırçayı dokunduruyorsunuz. Üstünüze sıçratmamaya dikkat edin, boya lekeleri çıkmıyor. Aslında önlük giymek lazım ama işte biz süsümüzden taviz vermiyoruz. : ) Şaka tabii, önlüğüm yok ondan :)

 Yuvarlakları desen haline getirmek için "biz" denen demir çubuğu kullanıyoruz. Suya ve boyaya yumuşak dokunuşlarla istediğimiz deseni elde ediyoruz. Bu tekniğin adı da hatip. Ben buna hep hamit diyordum : ) Hocam kıza kıza öğretti sonunda.


Amatör olarak ebru yapmak için ebru setleri satılıyormuş. Teknesi, kitresi, bizi içinde toplam fiyatı  50 TL civarındaymış. Bunların adını da geçen yıl öğrenmiştim. Gerçek ebru yapanlar öd falan kullanıyorlar. Konuya tam hakim olmadığım için açamayacağım maalesef. Bu arada fotoğrafları daha önce burada çantasını kurcaladığımız Miss Turkey Suna Hoca çekti. Suna Hoca'nın çantasının içindekileri hatırlamak için buraya tık tık...


 İzlemesi daha güzel demiştim ya... Arada bir Suna Hoca suya ve renklere dalıp gidiyor. Fotoğraf çekmeyi unutuyor, hatırlatmak da bana düşüyor tabii : )) Su ve boyayla işimiz bittikten sonra kağıdımızı çapraz tutarak suyun üzerine yerleştiriyoruz. Su ve boyayla buluşan kağıt hemen dört köşesinden isyan ederek havalanıyor. Burada yine imdadımıza "biz" yetişiyor. Bizle kağıdı köşelerinden hafifçe suya batırıyoruz ki köşeler de ebrudan nasibini alsın.


Her noktanın suya temas ettiğinden emin olduktan sonra kağıdı iki köşesinden tutup teknenin kenarından fazla suyunu akıtarak çekiyoruzzz veeeeeeeee.......... : ))


Ta taamm...İşte benim ebruuuumm. Senede bir defa ebru yapan birine göre hiç de fena değil, öyle değil mi? Benim naif, benim kibar, benim sabırlı hocama binlerce teşekkür...


Neredeyse bin yıllık bir tarihe sahip ebruyu unutmayalım. Unutturmayalım da... Dört dörtlük olmasa bile çoluğumuza çocuğumuza öğretelim. Günümüzde çok az ebruzen var, çünkü yetişmiyor. Çünkü biz batı sanatlarını öğrenmekten kendi kültürümüze Fransız kalmaya devam ediyoruz. Gecenin bu vakti bu güzelim konuyu can sıkıcı gerçeklerle karartmayacağım.

Hayatınız ebru gibi masum, ebru gibi renkli geçsin... İyi geceler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yukarıdaki yazıyla ilgili yorumunuzu alayım : )