Ben: Fotokopi oğlum.
Erdem: Tamam ben de topofoki diyorum zaten
Ben: Bebeğim fotokopi der misin lütfen?
Erdem: Fotopoki … Tofopoki … Pokotofi … Of ya bildiğimi
de unuttum senin yüzünden anneee…
Bebeğimin çok hasta olup çok şurup içtiği günlerde ona o iğrenç şurupları içirdikten sonra ondan özür diledim. Çok bilmiş Erdem'in cevabı şöyle oldu;
"Senin suçun yok anne, benim iyileşmem için bu gerekliydi ama bu ateş düşürücüleri lolipop şeklinde yapsalar da emsek emsek ateşimiz düşse daha iyi olurdu dimiiii?"
Erdem'in yeni oyuncağının parçası yatağın
altına kaçmış.
Erdem:
Anne baklava var mı bizde baklava?
Ben:
Ne baklavası oğlum sen sevmezsin ki.
Erdem:
Yatağın altından oyuncağımı çıkaracağım anne.
Ben:
Baklavayla mı çıkaracaksın :D
Erdem:
O uzun ya annecimm, çıkarması kolay olur.
Ben:
Oklava yavrum o oklava ahaha: ))
Erdem'in
anasınıfı öğretmeni bugün artık 1. sınıf olan eski öğrencileriyle konuşmaya
gelmiş. Ne söyledi size dedim. "Benim öğrencilerime ne oldu böyle"
dediğini söyledi. Ne olmuş ki size diye sordum.
Erdem: Biraz oynak olmuşuz : ))
Erdem: Biraz oynak olmuşuz : ))
Okulumuzda olumlu davranışlar sergileyen öğrencilere mavi
kart veriliyor. Erdem henüz alamadı ve geçen hafta ağlayarak eve geldi.
Erdem: Bana yine mavi kart vermedi öğretmen anne ühühühü
Ben: Sen de alırsın bebişim.
Erdem: Sınıfın en
yaramazları bile aldı anne ühühüh
Ben: Acaba neden aldılar, hiç düşündün mü kuzum?
Erdem: Bir tanesi eskiden okula uyum sağlayamıyomuş artık
sağlamış, bir tanesi eskiden ödevlerini yapmıyomuş artık yapmaya başlamış. O
yüzden almışlar. Keşke ben de eskiden yapmasaydım, şimdi yapmaya başlasaydım,
mavi kart alırdım anneee ühühühü
( Bu tarz ödüllerin doğru uygulanması şart!)
Bu ikisi de babamızdan ;)
Nuh’un dışarı çıkması gerekiyordu. Montunu arıyor salonda
ve sonunda montunu mayaladığım yoğurdun üstünde buldu.
Ben: Sakın dokunmaaa, yoğurt bozulur.
Nuh: Benim montumdan başka bi şey bulamadın mı aşkım?
Ben: O anda monttan başka bişey göremedim.
Nuh: Neyse, siyah hırkamı giyiyim bari..
( Ben suçlu gözlerle ona bakarken )
Nuh: Neeee, siyah hırkamı da mı ona sardın arkadaşım ne
giyicem ben şimdi?
Suçlu olduğumda hemen üste çıkarım :D
Ben: Ne yani yoğurt üşüse miydi? Hem ben senin nerden
arkadaşın oluyorum :D:D
İnternette genel kültür yarışması yapıyorum kendime :D
Ben: Hayatım son bi soru ve son 10 saniye, çabuk yardım et.
Bolulu yurt çapında tanınan ve birçok şeye ismini veren bir büyüğümüz? Köroğlu
mu, İzzet Baysal mı diyim?
Nuh: Hasan Usta de… ahuhauahua
Bir kere de midenden başka şeyler düşün be adam :D
Erdem:
Anne, şu an önemli bir işin var mı?
Ben:
Benim için en önemli şey sensin oğlum.
Erdem:
Benim için en önemli şey ne biliyor musun anne?
Ben:
Sensin diyeceğini umarak “Nedir oğlum?”
Erdem:
Mavi kart..
Ben: :(
Erdem’le
basit bir şey yüzünden tartışıyorduk, ağlamaya ve bir anda hıçkırıkları artmaya
başladı.
Ben:
Oğlum susar mısın artık, ne kadar çok ağladın.
Erdem:
Susamam anne, neden söyleyeyim mi?
Ben:
Neden?
Erdem:
Çünkü ben senin karnındayken sen su içtin. Su benim gözlerim kaçtı. Ühühühühühü
: ))))
Koptummm
: )))))
Ben:
Bebeğim artık saçmaladığının farkında mısın? Hiçbir bebek annesinin karnında
yaşadıklarını hatırlamaz.
Erdem:
Bloğuna yaz diye söyledim zaten anneee …
Kahkahalar : ))))
Okul çıkışında Erdem, servise binen anaokulu öğretmenine
el sallıyormuş, arkadaşı da gelince sallanan el sayısı dörde çıkmış.
Fatma Öğretmen: Kollarım ağrıdı ama çocuklar…
Erdem: Değiştirerek salla öğretmenimmm : ))))
Yorgun olduğum
bir akşam ben işi bırakıp ev hanımı olsam mı acaba diye söyleniyordum.
Erdem: Bana para
ver diye babamın huzurunu kaçırmazsan işi bırakabilirsin. : )))))
( İnanın doğru
dürüst eşimden para istemişliğim bile yoktur. Çalışmıyorken zaten paraya
ihtiyacım olmuyordu. Çalışıyorken de zaten param oluyordu. Niye böyle bir şey
söyledi anlamadım : )))
Ve geçenlerde Facebook'tan sizlerle paylaştığım bir anıyla bitirelim.
Gece 3.30 civarında Erdem baba,
baba diye sayıklıyordu. Yanına gittim. Uyuyan çocuğa sorular sordum. “ Yavrum
iyi misin, neyin var, seni bizim yatağa götüreyim mi?” “Baba geldin mi” dedi. “Ben
geldim, bana söyle” dedim. “Canım babam”
deyip biraz durdu. Babam gelsin, baba gel gibi cümleler kurunca dayanamadım.
Babasını zorla da olsa uyandırdım, durumu anlattım. Gecenin bir yarısı babasına
ne diyeceğini gerçekten çok merak ediyordum. Adamcağızı ayakta uyurken sürükleyerek
Erdem’in odasına götürdüm. Baban geldi, söyle hadi bebeğim dedim. Ne uyandı ne
de babasına döndü. Sadece gülümsedi ve “Baba seni çok seviyorum” dedi. Uyurken
söylediği tüm bu sözleri benim için söylemesi için neler vermezdim…
O gecenin fotoğrafıyla iyi geceler diliyorum sizlere : )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yukarıdaki yazıyla ilgili yorumunuzu alayım : )