Detay, ayrıntı, teferruat… Üçünün
de manası aynı… Hangisini kullansam daha çok dikkat çekerim diye düşünmeden
teferruatla başlamıştım ama kişilerin önyargıları yüzünden, bazen dilimizde aynı
anlama gelen birçok kelimenin olması beni kızdırıyor. Kelimeleri bile
sahiplenmişler. Detay desen şucu, teferruat desen bucu oluyorsun. Derken asıl
konuşacağın meseleyi unutuyorsun. Ben hepsini kullanıyorum. Eski-yeni ayırmadan
tüm sözcükler benimdir, o kadar diyerek şucu ve buculara meydan okuyorum. Daha az önce aynı paragrafta hem “kelime”yi
hem “sözcük”ü, hem “anlam”ı hem “mana”yı bir arada kullanmanın zevkini
yaşıyorum ve şu anda daha konunun başında böyle bir detaya takıldığım için kendime
kızıyor, dişlerimi sıkıyorum.
Bu kız sonunda sadede gelir. Teferruata
takılmak hayatta en iyi becerilen şeylerden biridir. Bütün azılı problemler de bu
beceri sayesinde yakalara yapışır. Uykusuzluk, asabiyet, şüphecilik, umursamaz tavırlar, sarkastik davranışlar, olur
olmaz hırçınlıklar, yersiz saplantılar, sayısız depresif haller…
Çıkarana ne
mutlu… Bunların hepsini sadece tek bir ruha ve bedene sahip olan biri aynı anda
yaşayabilir mi? Cevap: Evet… Ama bunları
yadsımakta ve saklamakta üstümüze yoktur. Söylense ele ne geçecek ya da elde ne
kalacak? O da ayrı bir mevzu… Amacım psikolojik travmalarını ötekilerle
paylaşanları cesaret timsali ilan etmek değil… Peki, amacım ne? Ayrıntılarda
yaşamanın bir insanın hayatını nasıl çekilmez hale getirdiğinin altını çizmek… Konunun
uzmanı olmadığım için satırların altını etrafımda ve kendimde gördüğüm
kadarıyla incecik bir çizgiyle çizeceğim, fazlası beni aşar.
Yastığa beş kala uyumak ne demek
bilirsiniz. O kadar özenirim ki böyle insanlara… Sanki onlar henüz
keşfedilmemiş bir âlemden geliyorlar gibidir. Böyle kişiler size bir karış
mesafede olsa da gösterdikleri bu üstün başarı onları gözünüzde sanallaştırır.
İnanılmaz bir olay… Gün içinde yaşanılanları hop diye arkaya atıp kendini
yumuşacık yatağın kollarına bırakabilmek… Bu nasıl olur? Ya takıntılılar
yaşadıklarını mübalağa ediyor ya da saniyeler içinde rüyalara dalanlar hiçbir
şey yaşamadan uyku saati geliyor.
Hayatın evrelerine göre değişiyor
iki ayakların takıldığı detaylar… Çocukluk döneminde “babam istediğim oyuncağı
almamak için bahane mi ediyor, yoksa gerçekten parası yok mu, arkadaşım benimle
niye oynamadı, yoksa bana küstü mü” gibi basit ve gerçekten çocukça
ayrıntıların yerini ergenlikte, “ben bu gruba niye giremiyorum, çirkin miyim,
hiçbir enstrüman çalamadığım için olabilir mi, annemle babamın kavga etmesine
neden benim, ben olmazsam mutlu olurlar” gibi evhamlar alır. Gençlikte
“üniversiteyi kazanamazsam ne yaparım, ailemin istediğini mi yoksa kendi
istediğim bölümü mü okumalıyım, doktor olursam para kazanırım, saygın bir işim
olur, ama ben kandan korkuyorum. Konservatuvar okursam babam serserilik
diploması aldığımı düşünerek mezuniyetime bile gelmez, arkadaşlarım evlendi ama
benim hala bir kız arkadaşım bile yok” gibi daha realist takıntılar vuku bulur.
Evlilikte “kocam bana olan aşkını yitirdi, artık eskisi gibi değil, acaba
aldatıyor mu, karım neden beni anlamıyor, hâlbuki ben hep onu işimden daha ön
planda tutuyorum, bu işte seneye terfi alır mıyım, yoksa kariyerim için yeni
bir iş mi bakmalıyım, ne olacak bu memleketin hali, enflasyon böyle giderse bu
şirketi kapatmam lazım” gibi on binlerce takıntı bir araya gelir ve yıllarca
biriktirilenlerle birleşerek bir sıkıntı yumağı halini alır. Yaşlıların da vardır takıntıları tabii… “Oğlum
kaç yaşına geldi, hala evlendiremedim, askerden gelir gelmez başını bağlasak
mı, emekli maaşı bu ayı çıkarmaya yetecek mi?” Onlarınki de hiç bitmez.
Denemeye var mısınız? Bu gece
bunların hiçbirini zerrece düşünmeden uyumaya çalışalım mı? İmkânsızı mı
istiyorum acaba sizden? Bunu yapanlar varken siz niye yapamayasınız? İlk
gereken şey biraz egoizm… Sadece yorgun olduğunuzu, beyninizin ve bütün
organlarınızın dinlenmesi gerektiğini düşünüyorsunuz. Yarınki İngilizce
sınavından kaç alacağınız umrunuzda değil… En çok işinize yarayan ve en gerekli
personeliniz sürekli işe geç geliyor, yarın da işe geç gelecek. “İşler aksarsa…”
Bırakın aksasın. Bir günde batmazsınız ya… Eşinizle uyumadan önce kavga
ettiniz. Boş verin, yarın yine kavga edeceksiniz. “Ailelerin çoğu asgari ücrete
talim ederken başbakan da çıkıp çıkıp en az üç çocuk naraları atıyor, bu adam
kendini ne sanıyor?” O öyle dedi diye öyle değil, umursamayın. “CHP ne zaman
iktidara gelecek, ölmeden altı okun hükümet kurduğunu görebilecek miyim?”
Ülkeyi ben mi yönetiyorum, bana ne deyin. Bir kereliğine de olsa deyin. Bundan
bir şey çıkmaz. “Bu aralar çok açıldım. Bu ayki kira gecikecek.” Siz değil,
bırakın bunu bu gece ev sahibiniz düşünsün. “Kız yine bana pas vermedi” Size
kız mı yok, elinizi sallasanız ellisi? “En sevdiğim arkadaşımla aram açıldı,
acaba suç bende mi, bendeyse kendimi nasıl affettireceğim?” Arkadaşınız çoktan
uyudu, rüya görüyor. “Bu gece hiçbir şey düşünmeden uyuyacağım, koyun mu saysam
acaba” Yahu koyunlar bile uyudu, uyu artık.
Olmuyor değil mi? Olmaz. Bir
insanda takıntı hastalığı varsa kolay kolay yenemez. Konu konuyu açtı da mı
oldu bilmem ama takıntıyla başladığımız mevzu uykusuzluk sorununa dönüştü. Aslında
birbiriyle ilintili şeyler… Uykusuzluk takıntıların yol açtığı hayat kalitesini
sıfırın altına düşüren sonuçlardan sadece biri… Diğerlerini girişte bir bir
sıralamıştım. İnsan ruhundaki deformasyonların bazen modern tıbbın bile çare
bulamadığı ya da bulmakta zorlandığı fiziksel hastalıklara neden olduğunu
hepiniz biliyorsunuz. Hiç inandırıcı gelmiyor, stresten beyinde tümör mü
oluşurmuş, takıntıdan felç mi olunurmuş?
Gamsız ve kaygısız olun demiyorum
ama kendinizi seviyorsanız, çok fazla detaylara takılmayın. Bunu hastalık
haline getirdikten sonra çaresiz kalıp koca karı ilaçlarını kullanabilecek hale
gelmeyin. Boşa koysam dolmuyor, doluya koysam almıyor, aşağı tükürsem sakal,
yukarı tükürsem bıyık, iki ucu kirli değnek gibi atalarımızın eşsiz sözlerini
unutun. En önemlisi hiçbir şeye gerektiğinden fazla üzülmeyin. Son olarak bütün
bunları yapabilirseniz, bana da öğretin.
kendimi gördüm tıpkı ben :)
YanıtlaSilHariıka Bir Blog Gerçekten...
YanıtlaSilHala devam ediyormu cozum bulabildin mi?
YanıtlaSil