Evimizin oturma odasına kadar
girmeyi başarabilen ilk uzun saçlı adam o… 70 ve 80’li yılların kaldıramayacağı
marjinal görüntüsüne rağmen hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun, 7’den
77’ye herkesin sevgilisi olmuş biri… Barış Manço… Biz 80 kuşağı çocukları en
çok Barış Manço şarkıları dinleyerek ve bu sıra dışı adamın televizyon
programlarını izleyerek büyüdük. İstanbul’a çok az gitmişliğim vardır, çok
fazla bilmem. Ama ben İstanbul’u birazcık seviyorsam, Barış Manço’nun program sonunda
hep aynı ses tonuyla ve hep aynı ahenkle verdiği “Barış Manço Moda 81300
İstanbul” adresi yüzünden sevmişimdir. :) O dönemde benim yaşımda çocuklar
kendi ev adreslerinden daha iyi bilirlerdi bu adresi. :) Yıllar sonra Necip
Fazıl’ın “Canım İstanbul” şiirinin Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu;
adada rüzgâr uçan eteklerden sorumlu ” dizelerini Tayyip Erdoğan’dan her
dinlediğimde de Barış Manço ve bu adresi veriş sahnesi canlanır gözlerimde. Barış
Manço’nun Moda’sı kurumlumuymuş diye de düşünmüşlüğüm vardır. : )
Çocuk ve gezi programları yapardı
ve herkesi bu programlara bağımlı hale getirirdi. “Adam Olacak Çocuk”
programından hızlı konuşması, 10 puan 10 puan 10 puan diyerek tüm çocuklara bol
keseden dağıttığı 10 puanlar, demirde bol miktarda ıspanak olduğu ve tabii ki
diş fırçalamanın önemi kalmış aklımda : ) Diğerlerinden Barış elçiliği ve
Türk-Japon dostluğu vs.
Şarkılarına gelince; çocukluğumun
Barış Manço şarkısı Süper Babaanne ve Domates, Biber, Patlıcan idi : )
Babaannem beni zaten çok sever, biraz bana kızdığında ona hemen Süper
Babaanne’yi söylerdim. Sanki kendisine yazılmış gibi koltukları kabarır, hem
beni affederdi hem de Barış Manço’ya gıyabında iltifatlar ederdi. : ) Ergenlik dönemlerimde derslerime ve daha
faydalı şeylere zaman ayırmamı istediği için müzik dinlediğim zaman tepesi atan
babam, hemen gelir kasetçalarımı ya da walkmanimi kapatır; yalnızca Barış Manço
dinlediğim zaman hiç dokunmaz, tebessüm ederek sessizce yanımdan uzaklaşırdı. :
) O dönem Barış Manço şarkılarının sözlerini daha dikkatli dinlemeye ve
hepsinde ayrı ayrı manalar bulmaya başladım. En sevdiklerim şunlardı diyeceğim
ama kötüsü yok ki : ) Hepsini seviyordum. Ama bazılarının sözleri ciddi anlamda
insana tokat gibi çarpıyordu. İşte Sarı Çizmeli Mehmet Ağa…
Yaz dostum güzel sevmeyene adam
denir mi
Yaz dostum selam almayana yiğit
denir mi
Yaz dostum altı üstü beş metrelik
bez için
Yaz dostum boşa geçmiş ömre yaşam
denir mi
Yaz tahtaya bir daha tut defteri
kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün
öder hesabı
Yaz dostum yoksul görsen besle
kaymak bal ile
Yaz dostum garipleri giydir ipek
şal ile
Yaz dostum öksüz görsen sar kanadın kolunu
Yaz dostum kimse göçmez bu dünyadan mal ile
Yaz tahtaya bir daha tut defteri
kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün
öder hesabı
Yaz dostum Barış söyler kendi bir
ders alır mı
Yaz dostum su üstüne yazı yazsan
kalır mı
Yaz dostum bir dünya ki haklı
haksız karışmış
Yaz dostum boşa koysan dolmaz
dolusu alır mı
Yaz tahtaya bir daha tut defteri
kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün
öder hesabı
Çok bilinmemekle beraber
“Anahtar” şarkısını da çok severdim. Bu şarkı bir insanın olmazsa olmazlarından
birinin de genel kültür olduğunu anlatır gibidir : ) Ha bir de erkeklerin
kalbine giden yol midesinden geçer ya, bu şarkıda da kadınların kalbine giden
yolun bilgiden ve kültürden geçtiğini söyler Barış Abi : ) Şarkı öyle içime
işlemişti ki, ben de eşimle ilk tanıştığım günlerde onu bir dizi genel kültür
testinden geçirmiştim. : )) Anahtar’ın da sözleri şöyle;
Sınıfın en
güzel kızı o yalnız geziyor, kimse ona yaklaşamıyor
Yine
koltuğunda koca koca kitaplar kütüphaneden geliyor
Baktım bir
cilt şair Mehmet Akif
İki büyük
kitap Fatih Sultan Mehmet
Üç kalın cilt
Mevlana, bir de Mimar Sinan
Döndü bana
dedi ki eğer beni seviyorsan
Eğer kalbime
girmek istiyorsan
Önce bunları
anla beni iyi dinle
Beş şair bir
abide
İki abide bir
sultan
Beş sultan bir
düşünür
İki düşünür
ise bir mimar
Düşün taşın
bütün gece
Benim kalbim
bir bilmece
Kalbimin bir
kilidi var
İşte sana
anahtar
En sevdiği
şair Mehmet Akif
Bir abide
Fatih Sultan Mehmet
Hayranım dedi
Sinan bir de Mevlana
Gece annem
evde dedi oğlum neyin var
Yemeden
içmeden kesildin yine
Dedim anne
kalbimin sahibi var âşık oldum delicesine
Bir gün Akif
okuyor bir gün Mevlana
Bir Fatihe
Hayranmış bir de Sinan’a
Hem tarihe
meraklıymış hem de sanata
Annem dedi
oğlum anlamadım ben
Vazgeç bu
sevdadan bu kız fazla akıllı
Ah benim saf
oğlum, ah oğlum anlamadın mı?
Beş şair bir
abide
İki abide bir
sultan
Beş sultan bir
düşünür
İki düşünür
ise bir mimar
Düşün taşın
bütün gece
Benim kalbim
bir bilmece
Kalbimin bir
kilidi var
İşte sana
anahtar
En sevdiği
şair Mehmet Akif
Bir abide
Fatih Sultan Mehmet
Hayranım dedi
Sinan bir de Mevlana
Aşkın gözü kör
olurmuş
Annem galiba
haklı
Kafama fena
takıldı bu kız çok akıllı
Beş şair bir
abide
İki abide bir
sultan
Beş sultan bir
düşünür
İki düşünür
ise bir mimar
Düşün taşın
bütün gece
Benim kalbim
bir bilmece
Kalbimin bir
kilidi var
İşte sana
anahtar
Beş Akif bir saat kulesi
İki kule bir Fatih
Beş fatih bir Mevlana
İki Mevlana bir Sinan
Barış Manço’nun tüm diskografisini ve şarkılarını anlatacak
değilim tabii ki… Buna gücüm de yetmez. 1999 yılında ben üniversite 2. sınıfa
giderken Barış Manço’nun ölüm haberini bir arkadaşımdan aldığımda bir anda çok
yakınlarımdan birini kaybetmişim gibi dizlerimin bağı çözüldü. Çok yakından
tanıdıklarınıza ölümü yakıştıramazsınız ya hani konduramazsınız, işte öyle bir
şey oldu ve anladım ki; hani yazımın başında söylemiştim ya, hepimizin oturma
odalarına kadar girmişti diye… Aslında o sadece evlerimize değil kalplerimize
de girmiş. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun inşallah...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yukarıdaki yazıyla ilgili yorumunuzu alayım : )