11 Temmuz 2013 Perşembe

15 Yaşındayım, Milenyuma 5 Kala Avrupa'nın Göbeğinde Srebrenitsa Katliamı

İlk mermiler sıkıldığında 12 yaşındaydım. Üç yıl boyunca okulda Bosna için yardımlar topladık, koliledik, gönderdik. Her geçen gün gazetelerdeki haberlerin şiddeti artıyordu.

İnsanlık dışı davranışlar, tacizler, tecavüzler, işkenceler... 13-14 yaşlarındayken odamın duvarlarına astığım gazete manşetlerini bugün gibi hatırlıyorum. "Srebrenitsa BM tarafından güvenli bölge ilan edildi", "Srebrenitsa düştü", "Jepa düştü" 

Yaşıtlarımın duvarlarını popçular, yerli yabancı sanatçılar süslerken benim odamın duvarları Bosna, Çeçenistan, Nahçıvan haberleriyle dolu gazete sayfalarından görünmüyordu.

Yıl 1995...  Hollanda hükümeti, 14 Hollandalı askerinin kıymetli hayatı için binlerce Boşnak müslümanın hayatını feda etti. Savaş artık bir soykırıma dönüşmüştü. Gönderdiğimiz yardımların artık ulaşmadığı haberini aldık. Çevre yerleşim yerlerinden Srebrenitsa'ya sığınan müslümanlar burada sıkıştırıldı. Yaşı 12 ve üstü erkekler kamyonlara doldurularak kadın ve çocuklardan ayrıldı. Birlikte katledilip cesetleri parçalanarak toplu mezarlara gömüldü. Kafası bir mezarda, bacağı başka bir toplu mezarda, kolu bambaşka bir yerde... 

Kadınlar ve çocuklar kurtuldu mu? Hayır, yanı başlarında bir erkek olmadan zulmün ortasında birbaşlarına kalıverdiler. 50.000 kadın adi, şerefsiz, namussuz, aşağılık Sırp askerlerinin tecavüzüne uğradı. Çocuklarının gözleri önünde... Tecavüzler Bosna aile yapısını sarsmak için planlanan, katliamın iğrenç stratejilerinden sadece biriydi. Hamile kalanlar oldu, ailesini terkedip kaçanlar, aklını kaçıranlar... Çocuk masumiyetiyse "Çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi anne?" soruları soruyordu.

11 Temmuz 1995'te tecavüze uğrayan 12 yaşındaki kız çocuğunu izledim bugün anma törenleri programında... Şimdi 30 yaşında... "Annemin gözü önünde bana, benim gözümün önünde anneme tecavüz ettiler. Yıllarca terapi gördüm. Daha sonra benim durumumda olan binlerce insan olduğunu öğrendim. Bu iğrençliğe maruz kalan sadece ben olsaydım, yaşayamazdım" diyor, bunları söylerken muhabirin yüzüne bakamıyor. Muhabir de ona... Röportajı da annesinden biraz uzakta yapmak istiyor.

Evet, katil Sırplar Müslümanlara bir mezar taşını bile çok görmüşlerdi. Öldürdükleri masumların kimliklerinin bilinmesini istemiyorlardı. Şehit yakınlarının kalan ömrü; oğlunun, kardeşinin, kocasının parçalarını bir araya getirip sadece bir mezarları olsun diye arayış içinde geçti. Kiminin DNA testi yapılacak bir yakını bile bulunamadı.