Babamın deyimiyle kırk yedi
benli, babaannemin “Annene babandan önce ben vuruldum” dediği buna rağmen hayatı
boyunca kayınvalidelik görevlerini eksiksiz yerine getirdiği, çocuk yaşta çocuk
sahibi olmuş, çocuklarıyla beraber babamın diğer beş kardeşini de büyütmüş,
beyaz tenli, ela gözlü güzeller güzeli bir kadın benim annem…
Bana dokuz aylık hamileyken sırtında
kömür taşımış canım annem… Ben doğduktan sonra kalabalık hane halkına hizmet
etmekten çocuk sevgisini tadamamış, dolayısıyla bana da anne sıcaklığını tattıramamış
olmasının acısını ikimiz de uzun yıllar yaşadık. “Büyüklerin yanında çocuk
sevilmez” kuralını babam zaman zaman delebilse de annem; gündüz sadece emzirmek
için yanıma gelip, evin bütün işlerini bitirdikten, akşam yemeğini hazırlayıp
bulaşıkları yıkadıktan sonra odalarına çekildiğinde karanlıkta beni gizli gizli
severmiş. Hatta bazen babam da gecenin sessizliğini çocuğunu sevip okşamak için fırsat bilirmiş.
Hafta sonları beni kırklayarak,
Hacı Şakir’i kafama vura vura banyo yapar,